10 Ekim 2011 Pazartesi

Bütün Pasaklı Tanrıça'lara gelsin :)

Şimdi tanıtacağım bu kitapı itiraf ediyorum tercih etmemdeki esas sebep aslında kapağı olmuştu. Kapak o kadar güzelki bence resmen oku beni diyor J.

Evet kitabımız Sophie Kinsella’ın Pasaklı Tanrıça isimli kitabı.. Kitap 18 TL ve 446 sayfa, cep boyu da var sayfa sayısını bilmiyorum ama fiyatı sadece 9.90 TL.

Kitabın konusuda oldukça çekici aslında: Şimdi düşünün bir avukatsınız hemde oldukça büyük bir fiirmada. Hatta şirket size ortaklık vermek üzere o kadar başarılısınız. Sonra büyük bir hata yapıyorsunuz. Ne yapacağınızı şaşırdığınızdan gelen ilk trene atlayıp ordan kaçıyorsunuz. Bırakın yumurta kırmayı fırının nasıl çalıştırıldığını bile bilmeyen siz bilgi almak için kapısını çaldığınız eve bir yanlış anlaşılmadan dolayı hizmetçi olarak alınıyorsunuz. Bundan sonra başlıyor eğlence. İşte bizim kahramanımız Samantha Sweeting’in başına gelenler işte bunlar.
Oldukça akıcı bir dille yazılmış. Hızlıca kitaba dalıyor insan ve okudukça okumak istiyor.. Kitap keyifli bir şekilde sonunu da merak ederek hemen bitirme isteği uyandırıyor insanda.

Samantha’nın düştüğü komik olayları, bu olayları çözüşünü ve mutfakta olanlarla baş edişini okurken keyif alacağınıza eminim. Birde işin içine aşk giriyor ki sormayın...

Keyifli Okumalar...

Kaplumbağa Terbiyecisi

Birkaç filmden sonraki ilk kitap tanıtımında aynı zamanda sizlere bir duyuruda bulunmak istiyorum.  Ayda bir misafir yazar günü yapmak istiyorum. Yani sizlerden gelen kitap ve film önerilerinizi isimlerinizle beraber ( isteğe bağlı tabii ki) bloğumdan yayınlayacağım. Böylece sanal arşivimiz daha hızlı büyüyecek ve insanlar daha fazla kitap ve filmden haberdar olabilecekler.  Buna da iş yerinden aynı zamanda komşum sayılabilecek bir arkadaşım olan Mehtap’ın yazısı ile başlamak istiyorum. Eğer sizde sevdiğiniz bir kitabı ya da filmi kendi kelimelerinizle anlatmak istiyorsanız, yazınızla beraber bana Zehra.can@gmail.com adresinden ulaştırın. Büyük mutluluk duyarak yayınlayacağıma emin olabilirsiniz..

Kaplumbağa Terbiyecisi
İstanbul Modern Sanat Müzesi ziyaretim sırasında bir sürü tablo görmüştüm ama Osman Hamdi beyin ' Silah Taciri (1908)' adlı tablosunu görünce dondum kaldım...45 dakika boyunca tabloya baktım..!
Çizgiler, detaylar,renkler..sanki canlı gibiydiler...Tablonun başında bekleyen güvenlik görevlisi artık deli olduğumu düşünmeye başlayınca müzeden ayrıldım..ama bu tabloyu yapan adamı çok merak etmiştim..!
 Derken tesadüfen bir arkadaşımın tavsiyesi ile Emre Caner'in yazdığı 'Kaplumbağa Terbiyecisi ' adlı kitap ile karşılaştım ve hemen bu kitabı okudum. Kaplumbağa Terbiyecisi Osman Hamdi beyin diğer tablolarından birinin adı ve bu kitaba da ismini vermiş tabii..Çünkü oldukça meşhur bir tablosu...:)
 Kitabı okudukça bu enteresan adam, beni o kadar şaşırttı ki anlatamam! O eski dönemde babasının onu Hukuk okumak için gönderdiği Fransa’da resme merak salan ve MİMAR SİNAN ÜNİVERSİTESİ’Nİ kurmakla devam eden enteresan bir yaşam hikayesi var. Osman Hamdi Bey ile ilgili diğer detayları kitapta bulabilirsiniz.
Kitap 342 sayfa ve cep boyu da var :) fiyatı da 9,9 TL
ARKA KAPAKTAN BİR ALINTI;
Osman Hamdi de hayatı boyunca kimsenin bilmediği meslekler yapmıştı. Ressam olmuştu en başta. Sonra müze müdürü. Bir arkeolog. Ardından da güzel sanatlar akademisi müdürü. Onun kaplumbağa terbiyecisinden bir farkı yoktu aslında!
Resme ya da müzeciliğe meraklı olun ya da olmayın 1842 yılında doğan bu adamın cesareti, bakış açısı beni çok etkiledi...
Severek ve heyecanla okumanız dileği ile..

Mehtap Ekinci

Crazy, Stupid,Love.. Çılgın, Aptal,Aşk...

Crazy,Stupid, Love filmi 7 Ekim Cuma günü vizyona girdi ve uzun zamandır beklediğim için vizyona ilk girdiği gün filme arkadaşımla beraber gittim.

Film 1 saat 58 dakika. Uzun aslında ama eğlenceli olduğu için pekte anlaşılmıyor bu kadar uzun olduğu J.
Film’in konusu ise; kırklı yaşlarında olan Cal Weaver’ın (Steve Carell) kendisine göre rüya gibi hayatı vardır: İyi bir işe, güzel bir eve, harika çocuklara ve lisede âşık olup evlendiği bir eşi . Fakat eşi Emily’nin (Julianne Moore) kendisini aldattığını ve boşanmak istediğini öğrenir. Doğal olarak bunu beklemediği için tepetaklak olur . Tabir yerinde ise sudan çıkmiş balığa döner :)
Dünyası yıkılan Cal, boş olduğu akşamları yerel bir barda tek başına somurtarak geçirmekte ve sürekli başından geçenleri anlatmaktadır. Daha çok doğal olarak kendi kendine konuşuyor tabiki J.. Bu durumu gören yakışıklı çapkın Jacob Palmer (Ryan Gosling) Cal’ı himayesine alır. Cal’in eşini unutması ve hayatını yaşamaya başlamasını sağlama çabası içindeki Jacob, Cal’in gözünü önündeki seçeneklere açar: Flörtçü kadınlar, erkeksi içkiler ve Supercuts ya da The Gap’te bulunamayacak bir stil anlayışı J... Filmde Cal’ın tekrar bekar hayatına alışmasını, bekarlar hayatına alışırken yaşadığı komik olaylarla baş edişini ve Emily ile arasında geçenleri  izliyoruz. Tabi bu karakterler dişinda aşk tuzağına düşen başkalarıda var: Cal’ın oğlunun( kendisi daha 13 yaşında) 17 yaşındaki çocuk bakıcısı Jessica’ya olan aşkı ve Cal’e bildiği herşeyi öğreten yakışıklı çapkınımız Jacob’ı rededen Hannah arasında geçenleri büyük bir keyif alarak seyrettim.


Crazy, Stupid, Love’ın IMDb’deki puanı 7.8. Bence hak ediyor.

Film aşk’a farkli bir yaklaşim kazandırmış. Günümüzdeki anlayış ile geçmişteki anlayışın harman edilmesi.. Eklemeden bitirmek istemiyorum ama Ryan Gosling bu role tam oturmuş kesinlikle süper bir tercih olmuş J...

Ben çok eğlenerek filmi izlediğimi söylemek isterim. Çok büyük beklenti yapılmamalı ama oldukça eğlenceli ve komik bir filmi.

Keyifli seyirler


5 Ekim 2011 Çarşamba

Hayaletler dünyasına bir bakış...

Tanıtacağım film bir müzikal.. Operadaki  Hayalet.

Film 143 dakika ve D&R’daki fiyatı 19.9 TL. Bir ara film piyasada resmen tükenmişti. Arşivime katmak için bir sürü yerde aramama rağmen hiçbir yerde bulamadım.  Ama sonra D&R sağ olsun tekrar satışa sundu.  Tabii ki kaçırmadım ve satın aldım J..
Filmin konusu; Operanın sahipleri yeni bir yönetmen ile bir gösteri tertip ederler. Gösterinin başyıldızı operada hayalet olduğu söylentilerinden korkar ve oyunu terk eder. Yinede gösterinin yapılması gerekmektedir. Bu yüzden oyunda daha alt kademelerde bir rolde olan ancak yönetmenin âşık olduğu Christine bu role uygun bulunur ve büyük bir başarı elde edilir. Bu sesi duyan hayaletimizde güzeller güzeli Christine aşık olur ve onunla iletişime geçer. Filmde bu üç karakter arasında olanları izliyoruz.

Bu film aslında orijinal Operadaki Hayalet müzikalinden 20 yıl sonra tekrar bir uyarlama olarak beyaz perdeye yansımış. Özellikle Gerard Butler'ı beğeniyorsanız seyretmenizi tavsiye ederim. Ses tonunu herkes bilir. Onun sesinden o şarkıları dinlemek ayrı bir keyif ;).. Vurgulamadan geçmek istemedim.
Birde filmin başında bir sahne var ki hala muhteşem buluyorum. Film siyah beyaz başlıyor ve operadaki koca avize yerden kaldırılırken her yer bir anda renklenmeye başlıyor. Sahne yarı renkli yarı siyah beyaz. Ahh muhteşem. İzleyin ne demek istediğimi anlayacaksınız.
Film kıskançlıklar, büyük bir aşk, rekabet, romantizm, tutku, müzik, muazzam görüntüleri ile kaçırılmaması gereken bir film. Keyif alacağınıza eminim..
İyi Seyirler

Not Defterleri Elimizde :)

Şimdi yine yağmurlu bir günde ya da kız arkadaşlarla yapılan bir pijama partisinde izlenebilecek bir film tanıtacağım. ( Kış ayları yaklaşıyor bu günleri değerlendirmek lazım J )

Film The Notebook – Not Defteri. İzleyenler eminim içlerinden yada dışarıdan bir ahhh (nasıl bir ah olduğunu tahmin edebilirsiniz) çekiyorlardır şimdi J..
Film 2 saat 3 dakika sürüyor ve DVD’si şuan D&R’da 6.99 TL. Arşivlerine katmak isteyenlere duyurulur.
Filmin konusu klasik aslında: Fakir ve tutkulu genç adam zengin bir genç bayana âşık olur. Ortak bir özellikleri yoktur. Adam kasabada, genç bayan ise şehirde büyümüştür. Ve adam kıza çıkma teklif eder , zorla ama romantik bir şekilde kızın kabul etmesini sağlar ve o gece birbirlerine âşık olurlar. Zengin kızın baskıcı bir ailesi vardır ve tabii ki ilişkiyi onaylamıyorlardır. Filmde ikilinin büyük aşkına tanık oluyoruz ve merakla bu büyük aşkın nasıl sonuçlandığını görüyoruz.
Filmin IMBd’deki puanı 7.9 ve kesinlikle bu puanı hak ettiğini düşünüyorum. Oyuncular ve mekânlar muazzam. İzlediğinizde kendinizi hayallere dalmış ve evet bende bunu istiyorum derken bulabilirsiniz.
Sanırım bayanlar tarafından daha çok sevilecek bir film.. Kim bu şekilde sevilmek istemez ki J.
İyi Seyirler

4 Ekim 2011 Salı

Bir Tutam Cennet

Hep kitaplardan gitmişiz. Bir kaç tane de film tavsiye etsem iyi olucak J. Film ve kitap tanıtıcam dedim yalancı cıkarmıyım kendimi.
Bu film’i geçen hafta sonu iki yakın arkadaşımla seyrettim. Filmizin adı A little bit of Heaven – Bir Tutam Cennet..
Film 1 saat 46 dakika , kategorisi ise romantik, komedi ve dram... Henuz filmin DVD’si cikmadi bu yuzden bir fiyat veremiyorum. Ama hala sinemalarda oynuyor.

Filmin konusu, başroldeki bayan karakterimiz( Kate Hudson) eğlenmeyi seven, hayat dolu,  ailesiyle problemleri olan ve sonsuza kadar mutlu yaşadılar hayalleri kurmayan biri.  Çokta süper arkadaşlara sahip.  Terfi ediyor ve ettiği zaman diliminde kanser olduğunu öğreniyor. Bu sırada aşktan ve bağlanmaktan korkmasına rağmen Prens Charming’le tanışıyor. (Bir kısmınız bu mu yaa Prens diyebilir J itiraf ediyorum ben öyle düşündüm. ). Filmde baş karakterimizin kanser olduğunu öğrendikten sonra ailesiyle, arkadaşlarıyla, Prens Charming’i ile yaşadığı olayları izliyoruz.      

  Beni bilen bilir hüzünlü kitap okumam, film seyretmem. Gereksiz yere kendimi üzmenin bir anlamı olmadığını düşünüyorum. Aslında ben filmi romantik komedi olduğunu düşünerek almıştım ( Kesinlikle kapağın suçu. ). Ama film, sonlara doğru hepimizin gözlerini sulandırmış) olsa da oldukça eğlenceli bir film. (hayır ağlamadık sadece gözlerimiz sulandı. :P )

 Film’in IMDb deki puanı 6.0. Ben 7 gibi birşey verebilirim özellikle en sondaki sahneler yüzünden J. İzleyin ne demek istediğimi anlayacaksınız.
A little of Heaven herşeyi içinde barındıran bir film : aşk, arkadaşlık, aile bağları, komedi, hüzün.. Yağmurlu bir günde bahtaniyenin altında ve yanınızda sevdiğiniz bir arkadaş yada sevgili ile çok keyifle seyredeceğinize eminim ...
İyi seyirler.